PDF

Roni Margulies – Uzaklıklar PDF Oku indir

Roni Margulies – Uzaklıklar PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Roni Margulies – Uzaklıklar kitabını araştırdık. Ayrıca Roni Margulies tarafından kaleme alınan Roni Margulies – Uzaklıklar kitap özetinin yanı sıra, Roni Margulies – Uzaklıklar pdf oku, Roni Margulies – Uzaklıklar yandex, Roni Margulies – Uzaklıklar e-kitap pdf, Roni Margulies – Uzaklıklar PDF Drive, Roni Margulies – Uzaklıklar Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Roni Margulies – Uzaklıklar PDF indir Oku

B. Yeats 1935’te “Bütün şairler iyi yalancı olmalıdır” der. W. H. Auden otuz yıl sonra Stephen Spender’a yazdığı bir mektupta Yeats’ten söz ederken “Kendi ‘sahici’ olmama sorunumun bir simgesi olarak görüyorum artık onu” diye yazar, “şiirimden yok etmem gereken her şeyin, sahte duyguların, ·abartılı boş kelimelerin, kof güzel seslerin simgesi olarak”. Auden’ın kelimelerine eklediği şiir anlayışı Türkiye’de egemen olan şiir geleneğine o kadar yabancı, o kadar ters ki, yukarıdaki cümleyi çevirmek bile aslında olabilecek değil. Şöyle diyor Auden: “he has become for me a symbol of my own devil of inauthenticity, of everything which I must eliminate from my own poetry, false emotion, inflated rhetoric, empty sonorities”. Burada ‘inauthenticity’ (sahtelik, hakiki olmama, sahici olmama), ‘rhetoric’ (retorik, konuşmak için konuşmak), ‘sonority’ (çığırtkanlık, seslilik) sözcüklerinin tam karşılıkları bile yok Türkçede. Kelime olarak yoklar, çünkü kavram olarak tam karşılıkları yok. Dahası, Türkiye’nin şiir tartışmalarında, edebiyat dünyasının söyleminde hiç karşımıza çıkmaz bu kavramlar. Oysa her üç kavram Divan şiirinin, İkinci Yeni’nin ve günümüz şiirinin tanımlayıcı özellikleri içinde. Nabokov ilk şiirini yazdığı anı anılarında anlatır. Şöyle der sonra: “Bir anlamda, her şiir konumlanmakla alakalıdir: Bilincin sarmaladığı evren karşısında kendi konumunu ifade etmeye çalışmak en eski bir güdümüzdür.

bilim adamları uzayın bir noktasında olan her şeyi görür, şair ise zamanın bir noktasında olan her şeyi duyar. Düşüncelere dalmış, sihirli değnek gibi kalemini dizinin üzerinde tıklatıyordur ve aynı anda yoldan bir araba (New York plakalı) geçer, bir çocuk komşu evlerden birinin sokak kapısını çarpar, Türkistan’da puslu bir meyva bahçesinde bir yaşlı esner, Venüs gezegeninde külrengi bir kum tanesi rüzgarın önünde yuvarlanır gider, Grenoble’da Jacques Hirsch adlı bir doktor okuma gözlüklerini takar ve trilyonlarca böylesi önemsiz olay gerçekleşir – bütün bunlar anlık ve şeffaf bir olaylar organizması oluşturur. Ve organizmanın merkezinde (New York’un Ithaca kasabasında bir iskemlede oturan) şair durur”. Nabokov’un fiyakalı dilinin abartısını bir kenar;ı bırakırsak, her şiir gerçekten de konumlanmakla alakalıdir: Dünya karşısında, dünya çapında olan her şeyin karşısında tavır almalsla alakalıdir. İnsanların hayatlarını oluşturan anlık ve uzun süreli, şeffaf ve görünür olaylar örgüsü karşısında tutum takınmak, yorum yapmak, kenar notları yazmakla alakalıdir. Her şiir dünya karşısında bütünlüklü bir tavrı ifade etmez elbet; ama şairin böylesi bir tavrı yoksa, şiir böylesi bir tavrı ifade etmek endişesıyla yazılmamışsa, şiir olmuyor. Buna bir de Auden’ın ‘sahicilik’ sorununu eklemek gerek. Şair tiyatro oyuncusu değildir. Oyuncu her oyunda oynadığı karaktere göre bir kişilik takınır, şair ise her şiirde şiirin gereklerine göre bir tavır takınamaz. Tavır şiirsel nedenlerle ‘takınılmışsa’, yine şiir olmuyor. Önce tavır gelir, sonra şiir. Sahici şiir, sahte, ezbere, gerçekten inanılmayan tavırlar, düşünceler, duygularla yazılamıyor. Böyle yazıldığında, müthiş dizeler, eşsiz bir dil, çarpıcı imgeler ve kelime kullanımları, harika bir müzik çıkabiliyor ortaya, fakat iyi bir şiir okurunun burnundan sahtelik kokusunu, gözünden kalpazanlığı gizlemek olabilecek olmuyor. Divan şiirinde, İkinci Yeni’de ve günümüz şiirinin çok büyük bir bölümünde olduğu gibi. Elinizdeki kitabı bu şekliyle yayınlamadan önce çok düşündüm. İlk iki kitabımı paylaştığımda çok da genç değildim gerçi artık, fakat yaşça olmasa da, şairliğim yönünden gençlik eser leri olarak görüyorum bugün onları. Bir iki istisna ile, bugün yazsam öyle yazmazdım diye düşünüyorum o şiirleri.

Bıraksam da tarihin acımasız karanlığında kalıp unutulsalar daha mı iyi olur diye geçti aklımdan. O gözle bir daha okudum ilk kitabım Her Rind Biliri. Hatırlıyorum, Murathan Mungan Remzi Kitabevi’ne hazırladığı ‘Çilek’ dizisi için benden bir dosya istediğinde, uzun süredir şiir yazıyor ve dergilerde yayımlıyor olmama rağmen, ilk kitabımı yayınlayacak olmanın o tarifsiz heyecanına kapılmadım, tüm şiirlerimi dahil etmedim dosyaya. Şairlere çok zor gelen ve zor olduğu için birden fazla şairin çok fazla yayınlama tuzağına düşmesine neden olan eleme sürecinden geçirdim o güne kadar yazdığım şiirleri. Bu nedenle olsa gerek, Rinddeki şiirleri biraz acemi buldum, zanaat yönünden bazılarını zayıf buldum; “Şu dize daha güzel yazılabilirmiş” dediğim oldu, “Şunu şöyle ifade etseymişim” diye düşündüğüm oldu; fakat “Bu şiiri niye yazmışım ki?” dedirtmedi bana şiirlerden hiçbiri. Şiirlerde ifadesini bulan dünya görüşü, endişelar ve özlemler, sevinçler ve acılar bugün de geçerli benim için. ‘Efekt’ yaratmak için, ‘hoşluk’ olsun diye, salt güzel şiir yazmak endişesıyla yazmamışım şiirlerden hiçbirini. ‘Sahiden’ yazmışım. Bu dile getirdiklerim Gün Ortasında’daki şiirlerden bazıları için de geçerli. Daha ustaca yazılabilirlermiş, ama sahte değiller. Ayrıca, bu kitapta belki de şimdiye kadar bir eşini daha yazamadığım “Polonya’ya Mektuplar” şiiri var, yazarken duyduklarımı bugün okuduğumda bana yeniden yaşatabilen “Mendirek” ve “Ağıt” şiirleri var. Son tahlilde şiirde ustalıktan ziyade sahiciliğe önem verdiğim için, Her Rind Bilir ile Gün Ortasında’yı sahiplenmeye, altlarına imzamı yine atmaya karar verdim. Bilirim Niye Yanık Öter Ney ve Mağrur Olma Padişahım’a gelince, bu kitaplarla alakalı hiçbir endişem, hiçbir çekincem yok zaten.

Roni Margulies – Uzaklıklar PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu