Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah PDF Oku indir
Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah kitabını araştırdık. Ayrıca Caner Taslaman tarafından kaleme alınan Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah kitap özetinin yanı sıra, Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah pdf oku, Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah yandex, Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah e-kitap pdf, Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah PDF Drive, Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.
Caner Taslaman – Ahlak, Felsefe ve Allah PDF indir Oku
Felsefe ve dinler tarihinin hemen her zamanında, Allah’ın varlığının ahlak ile ilişkisi mühim bir odak noktası olmuştur. Lakin 18. yüzyıldan önce ahlakın hareket noktası yapılmak suretiyle Allah’ın varlığı için bir argüman ileri sürüldüğüne tanıklık edilmez. Bunun bir sebebi, bir çok teistin Allah’ın varlığını fideist bir biçimde (delile ihtiyaç duymayan imancı bir yaklaşımla) başlangıç noktası yaparak bir argümana ihtiyaç duymaması; diğer bir sebebi ise argümanlara atıf yapanların başta tasarımı temel alan deliller olmak üzere kozmolojik delil, ontolojik delil, bilinç delili gibi delilleri yeterli görmeleri olmuştur. Bu konuyla ilgilenenler evrenin yahut canlıların kökeninden deliller çıkartmaya çalışmışlar, fakat burada yapılacağı gibi ahlakın kökeni hususunda benzer bir yaklaşım sergilememişlerdir. 18.yüzyıldan önce rastlanmayan, 20. yüzyılın başlarından sonra ise felsefenin adeta “metruk arazisine [1] dönüşmüş olan ahlak delilleri ile ilgili hâlâ çok şey söylenebileceğini düşünerek bu kitabı yazdım. Ahlakın git gide artan bir biçimde interdisipliner bir çalışma alanı olduğu gözlenmektedir; felsefe ve dinler dışında psikoloji, bilişsel bilimler, nöroloji, antropoloji, evrimsel biyoloji, çocuk gelişimi gibi bir çok başlık altında ahlak konusu ele alınmaktadır. [2] Ahlaktan hareketle yeni bir şeyler söylenecekse, bu çalışmaların göz önünde bulundurulması gerektiği kanaatindeyim. 20.yüzyılda bireylerin ahlaklarının tamamen içinde bulundukları ortamın sosyo-kültürel etkileriyle şekillendiğini savunan rölativist görüşler bi hayli etkili oldu. Steven Pinker’ın da işaret ettiği gibi çeşitli korkulardan dolayı insan zihninin “boş levha” (blank slate, tabula rasa) olduğunu iddia eden, ahlakın doğuştan bir insan özelliği olduğunu inkâr eden yaklaşımlar 20. yüzyılın akademik dünyasında bi hayli popülerdi; hâlâ bu görüşler akademik çevrelerde bi hayli yaygındır. [3] Ahlak üzerine modern psikoloji ve bilişsel bilimler gibi alanlarda yapılan yeni çalışmalar ise bireylerin ahlakla alakalı temel ayrıntı kısmının doğuştan olduğuyla alakalı bir çok veri sağlamaktadır.
Bu yeni bulgulardan yola çıkarak ahlakın doğuştan gelen yönünü inkâr eden, insan zihnini boş bir levha olarak gören ve sosyo-kültürel belirlemeyle her şeyi açıklamaya çalışan yaklaşımların yanlışlığını göstereceğim. Daha sonra insanlardaki bu doğuştan özelliğin, tesadüfi süreçlerle (sürecin arkasında bir bilinç rol oynamadan) oluştuğunu iddia eden ateist yaklaşımlardan Allah’ın bu özelliği bireylerin yaratılışına yerleştirdiğini söyleyen teist yaklaşımın daha iyi bir açıklama olduğunu savunacağım. Bunu yaparken bu konuyla alakalı Euthyphro ikilemi ile ilgiliki görüşümü de açıklayacağım. Kitabın sonlarına doğru ise doğuştan ahlaki özelliklerimizin Allah’ın varlığına inanmayı farklı görüşlerden daha rasyonel kılmasının yanında, Allah’ın buyruklarını ihtiva eden dinlerin var olmasının rasyonelliği için de delil teşkil ettiğini göstereceğim.