PDF

Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk PDF Oku indir

Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk PDF Oku indir, e-kitap sitemizde Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk kitabını araştırdık. Ayrıca Hermann Hesse tarafından kaleme alınan Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk kitap özetinin yanı sıra, Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk pdf oku, Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk yandex, Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk e-kitap pdf, Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk PDF Drive, Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk Epub gibi indirme linklerini de bulacaksınızdır.

Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk PDF indir Oku

“Yolculuğun öyküsünü kaleme almamı zorlaştıran bir başka şey, yalnızca değişik mekanlarda değil, değişik zamanlar içinde de onu sürdürmemizdi. Doğuya gidiyor ama öte yandan da Ortaçağa veya Altınçağa uzanıyorduk; İtalya veya İsviçre içinde yol alıyor, ama arada bir onuncu yüzyılda geceliyor, kilise babalarına veya perilere konuk oluyorduk. (…) Öyle zamanlar oldu ki okuduğum kitaplardaki sevdiğim bireylerle sarıldı çevrem. (…) Amacımız yalnızca Doğuya ulaşmak değildi, daha doğrusu Doğu yalnızca bir toprak parçası, coğrafi bir yer olmakla yetinmeyip bunun yanı sıra ruhlarımızın anavatanını ve gençliğini oluşturmaktaydı, hem her yerdeydi Doğu, hem hiçbir yerdeydi, tüm zamanların yekvücut olmasıydı.” Bir ara Tanrı lütfetti, büyük bir olayı ben de başkalarıyla birlikte yaşadım; “cemiyet” kullanıcı hesabıne kabul edilmiş, bir mucize oluşturarak gökyüzünde bir akanyıldız gibi ansızın ışıl ışıl kayıp giden, ama kısa bir süre sonra yine öyle akıl sır ermez biçimde unutulan, hatta kötü söylentilere konu edilen o eşsiz yolculuğa katılanlar içinde yer alma mutluluğuna kavuşmuştum. Bundan dolayı, o eşsiz yolculuğu kısaca kaleme alma cesaretini göstereceğim öyle bir yolculuk ki, Huon ve çılgın Roland’dan beri bizim bu acayip zamanımıza, büyük savaştan sonraki bu kasvetli, umarsız, ama yine de verimli çağımıza karlar hiçbir insan topluluğu artık çıkmayı göze alamamıştır. Kendimi aldatacak, yapmak istediğim işin kuvvetliklerini görmezden gelecek değilim; kuvvetlikler hayli büyük. Beri yandan, yalnız kişisel nedenlerden kaynaklanmıyor kuvvetlikler, ama aralarında çok sayıda kişisel kuvvetliğün de olduğu şüphesiz. Çünkü yolculuğa ilişkin ne bir anı kaldı belleğimde, ne elimde bir anı eşya var, ne bir belge ne de bir günlük. O zamandan bu yana çeşitli kaza ve belaların, hastalıkların ve ağır darbelerin eşliğinde geçip giden seneler anılarımın büyük bir bölümünü alıp götürdü, kaderin kötü cilveleri ve dönüp dolaşıp üzerime çullanan yılgınlıkların etkisiyle gerek belleğim, gerek beni hiçbir zaman mahcup etmemiş bu belleğe güvenim öylesine gücünü yitirdi ki, utanmamak elde değil. Lakin, bu salt kişisel zorluklar bir yana bırakılsa bile, cemiyete girişte ettiğim yemin kısmen elimi kolumu bağlıyor, kendi kişisel yaşantılarımın bir başkasına iletilmesini hiçbir biçimde yasaklayıp sınırlamıyorsa da, cemiyetin gizlerine ilişkin en ufak bir bilgilendirmede bulunmama kesinlikle izin vermiyor. Hani cemiyet gerçekte var olmaktan çoktandır çıkmışa benziyor; üstelik yolculuktan bu yana üyelerinden hiçbirini tekrar görmüş değilim, ama yine de dünya çapında hiçbir şey beni ayartıp gözümü korkutarak yaptığım yemini bana bozduramaz. Tutalım ki beni bugün veya yarın yüce bir mahkemenin karşısına çıkarıp ya cemiyetin gizini ele vereceksin veya öleceksin dediler, ettiğim yemine sadakatimin ispatı olarak sevincimden nasıl da uçarak ölümü seçeceğimi anlatamam. Sırası gelmişken şunu da belirteyim ki, Kont Keyserling’in gezi günlüğünden bu yana birden fazla kitap yayınlandı, kitapların yazarlarından bazıları bilerek, bazıları bilmeyerek, adeta cemiyet üyeleriymişler de Doğu yolculuğuna katılmışlar süsünü veriyorlar kendilerine. Hatta Ossendowski’nin o serüven dolu gezi yazılarında da farklı zamanlarda bu onurlandırıcı izlenim uyandırılmak isteniyor.

Ne var ki bütün bu yazarların ne cemiyetle, ne de Doğu yolculuğuyla uzaktan yakında zamandan ilişkisi mevcuttur; böyle bir ilişki olsa bile, ufak piyetist tarikatlardaki vaizlerin, özel teveccüh ve lütfuna sahip olduklarını ileri sürdükleri İsa’yla, havarilerle ve Kutsal Ruh’la ilişkilerinden daha ileri düzeyde değildir bu. Diyelim Kont Keyserling lüks teknesiyle gerçekten dünyanın çevresini dolandı, Ossendowski sözünü ettiği ülkeleri gerçekten gezip dolaştı; yine de bunların yaptıkları geziler mucize niteliği taşımaktan uzaktı, yeni keşiflerin kapılarını aralamadı hiçbiri, oysa günümüzün sıradan gezilerindeki trenler, buharlı gemiler, telgraflar, otomobiller, uçaklar ve bunun gibi daha başka bir sürü beylik ulaşım ve iletişim araçlarına sırt çevrilerek gerçekleştirilen bizim Doğu yolculuğumuzun kimi etapları gerçek bir yürekliliğin ve büyüselliğin izlerini içerir. Dünya savaşının üzerinden halen fazla bir zaman geçmemişti, özellikle yenik düşmüş ulusların düşüncelerine müthiş bir gerçekdışılık, gerçeküstüne bir eğilim egemen olmuştu; ne var ki fakat pek az noktada gerçeğin sınırları delinip geçilebilmiş, önümüzdeki zamanlarda bir psikokratik ülkenin içerlerine pek fazla sokulabilme başarısı gösterilememişti. Oysa bizim bir vakit Büyük Albertus’un kılavuzluğunda Ay Denizi’nden Famagusta’ya yaptığımız yolculuk, örneğin Zipangu’nun on iki derece arkasında Kelebek Adası’nın keşfi veya Rüdiger’in mezarı başında cemiyet üyelerince tertip edilen o yüce merasim; bütün bunlar öyle başarılı eylem ve olaylardır ki, çağımızın ve bölgemizin İnsanlarına bunları bir ikinci kez yaşamak kısmet olmamıştır.

Hermann Hesse – Doğu’ya yolculuk PDF indir Tıklayın

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu